tag:blogger.com,1999:blog-3501918011984710482023-11-15T09:04:07.370-08:00Ünlü Şairlerden Unutulmaz Şiirlersparklethttp://www.blogger.com/profile/08359869132829646641noreply@blogger.comBlogger3125tag:blogger.com,1999:blog-350191801198471048.post-48671716489291667872010-12-25T00:16:00.001-08:002010-12-25T00:16:13.841-08:00Ben Sana Mecburum Bilmezsin--Attila İlhan<span class="title">Ben Sana Mecburum</span><br />
ben sana mecburum bilemezsin <br />
adini mih gibi aklimda tutuyorum <br />
buyudukce buyuyor gozlerin <br />
ben sana mecburum bilemezsin <br />
icimi seninle isitiyorum <br />
<br />
agaclar sonbahara hazirlaniyor <br />
bu sehir o eski Istanbul mudur <br />
karanlikta bulutlar parcalaniyor <br />
sokak lambalari birden yaniyor <br />
kaldirimlarda yagmur kokusu <br />
ben sana mecburum sen yoksun <br />
<br />
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur <br />
insan bir aksamustu ansizin yorulur <br />
tutsak ustura agzinda yasamaktan <br />
kimi zaman ellerini kirar tutkusu <br />
birkac hayat cikarir yasamasindan <br />
hangi kapiyi calsa kimi zaman <br />
arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu <br />
<br />
Fatih`te yoksul bir gramofon caliyor <br />
eski zamanlardan bir cuma caliyor <br />
durup kose basinda deliksiz dinlesem <br />
sana kullanilmamis bir gok getirsem <br />
haftalar ellerimde ufalaniyor <br />
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem <br />
ben sana mecburum sen yoksun <br />
<br />
belki Haziran`da mavi benekli cocuksun <br />
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor <br />
bir sileb siziyor issiz gozlerinden <br />
belki Yesilkoy`de ucaga biniyorsun <br />
butun islanmissin tuylerin urperiyor <br />
belki korsun kirilmissin telas icindesin <br />
kotu ruzgar saclarini goturuyor <br />
<br />
ne vakit bir yasamak dusunsem <br />
bu kurtlar sofrasinda belki zor <br />
ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden <br />
ne vakit bir yasamak dusunsem <br />
sus deyip adinla basliyorum <br />
icimsira kimildiyor gizli denizlerin <br />
hayir baska turlu olmayacak <br />
ben sana mecburum bilemezsin<br />
<br />
Attila İLHANsparklethttp://www.blogger.com/profile/08359869132829646641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-350191801198471048.post-48720022657282962042010-12-25T00:11:00.000-08:002010-12-25T00:11:01.328-08:00Bugün Pazar--Nazım Hikmet Ran<span style="font-family: Times New Roman;"><span style="color: black; font-size: 13pt; line-height: 150%;">Bugün pazar... <br />
Bugün, beni ilk defa <br />
Güneşe çıkardılar. <br />
Ve ben, ömrümde ilk defa <br />
Gökyüzünün<br />
Bu kadar benden uzak, <br />
Bu kadar mavi, <br />
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak, <br />
Kımıldamadan durdum<br />
Sonra, saygıyla toprağa oturdum, <br />
Dayadım sırtımı duvara. <br />
Bu anda;<br />
Ne düşmek dalgalara, <br />
Bu anda; <br />
Ne kavga, ne hürriyet, ne karım. <br />
Toprak, <br />
Güneş ve <br />
Ben... <br />
Bahtiyarım… </span></span>sparklethttp://www.blogger.com/profile/08359869132829646641noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-350191801198471048.post-65676501942511679092010-12-25T00:04:00.000-08:002010-12-25T00:04:48.653-08:00Sakarya Türküsü--Necip Fazıl Kısakürek<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td align="left" width="100%"><span class="Siir_metin">İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; <br />
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. <br />
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; <br />
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. <br />
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; <br />
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. <br />
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; <br />
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! <br />
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, <br />
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; <br />
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. <br />
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? <br />
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, <br />
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. <br />
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? <br />
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! .. <br />
<br />
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! <br />
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? <br />
<br />
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. <br />
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, <br />
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; <br />
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. <br />
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; <br />
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! <br />
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; <br />
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? <br />
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; <br />
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? <br />
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? <br />
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! <br />
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; <br />
Sakarya, kandillere katran döktü geceler. <br />
<br />
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, <br />
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! <br />
<br />
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; <br />
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. <br />
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; <br />
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? <br />
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! <br />
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! <br />
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, <br />
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! <br />
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; <br />
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! <br />
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; <br />
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! <br />
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; <br />
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! <br />
<br />
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; <br />
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! .. <br />
<br />
(1949)</span></td></tr>
<tr><td width="100%"></td></tr>
<tr><td align="left" width="100%"><div align="left"><b><span class="Siir_sair">Necip Fazıl Kısakürek</span></b></div></td></tr>
</tbody></table>sparklethttp://www.blogger.com/profile/08359869132829646641noreply@blogger.com0